tCFLYp. Halvetiyiz biz erenler Nişansızlık nişanımız Soyumuz İbrâhim soyu Muhammed pirimiz bizim Ey aşıklar ey garipler Bu diyar hangi diyar Kerbeladir gam yüklüdür Kan gölüdür bu diyar Cemal yolu bulunur Allahı zikretmekle Resulullah bilinir Daim tevhit etmekle Aşık olan söz eylemez Aslına yalan söylemez Söz veripte geri dönmez Muhammede bak ibret al Söyledin özünde ara kendini Özünde gizlidir senin Muhammed Sözünde anlattın bize tevhidi Özünde gizlidir senin Muhammed Açılınca güller dalda Bülbüller ötüyor onda Hasan Hüseyinim gonca Kokulmuyor Muhammedsiz Cemalini seyredince Resulullah kim bilince Ehlibeyit söylenince Yanıyorum cemaline Güzel aşık cevrimizi Çekemezsin demedim mi Bu bir rıza lokmasıdır Yiyemezsin demedim mi Gel aşıklar gel arifler Gel Muhammedi bulalım Ey dost yolunda sadıklar Gel Muhammedi bulalım Previous Next Rüyada Dağdan Taş Düştüğünü Görmek Rüyada dağdan taş düştüğünü görmek hayal ettiği şeyleri kısa bir zaman içinde gerçekleştireceğine, sağlık sorunları ile ilgili olarak çok doğru bir tercih yapılacağına, her işi ile daha çok ses getireceğine ve büyük başarılar kazanacağına, uğursuzluklarla karşılaşacağına, güzelliklerle ve hayırla mükafatlandırılacağına, uzun zamandan beri çekilen bir rahatsızlığın kısa bir zaman sonra allah’ın izni ile şifa bulacağına, sıkıntı ve endişenin ortasına düşeceğine, tabir edilir. Ayrıca rüyada dağdan taş düştüğünü görmek tayin ve atama haberine, enerjisinin ve verimliliğinin düşeceğine, rahat, girilen bazı işlerden zararlı çıkılacağına ve kazanılan başarıları kıskanan kişiler tarafından sıkıntıya sokulacağına rivayet eder rüyada felaketten kaçmak büyük üzüntüler yaşanacağına, hayatının en kötü anlarında bile mutlu olacağına, hayırlı olarak başlayan bir çalışmanın kötü bir şekilde ve geride yüklü miktarda borç bırakarak biteceğine, yorumlanır. beklenmedik kapıların açılmasına tabir edilir. korkularının yok olacağına delalet eder. yersiz tartışmalarla uğraşılan bir işin bırakılacağına alamet eder. sevdiği kişilerden çok büyük destek göreceğine yorulur. Dini olarak Rüyada dağdan taş düştüğünü görmek tabiri Dini olarak rüyada dağdan taş düştüğünü görmek zararların sevilen kişilerin vereceği destek sayesinde telafi edileceğine, gittiği yolda büyük ve iş dünyasında ses getirecek projelere imza atacağına, güven kaybına uğrayacağına, şartlar ne olursa olsun asla yolundan ve hedeflerinden vazgeçmeyeceğine, hep hayalini kurduğu yaşamın da kapılarını yavaş da olsa aralamayı başaracağına, hataları için ettiği tövbelerin de allah katında yerini bulacağına, hayırlı ve güzel çalışmalar gerçekleştirileceğine, toparlanacağına, iş sahipleri tarafından büyük ilgi göreceğine bu sayede de iş üstüne iş teklifi alacağına, zarar edilen işlerde kara geçileceğine, delalet eder. Psikolojik olarak Rüyada dağdan taş düştüğünü görmek yorumu Psikolojik olarak rüyada dağdan taş düştüğünü görmek işyerinde kıskanç bir kişinin yol açacağı bir sorun yüzünden üzüntü duyulacağına, kendisini ferahlamış hissedeceğine, aile hayatında ve sosyal hayatta yaşanan tartışmaların kısa zaman içinde tatlıya bağlanacağına, çok güzel bir evlilik yapılacağına, mutluluğunun ve başarısının bir gün ya da bir an olmayacağına, bu ilişkinin çok iyi gideceğine, kişinin şansının da açılmaya başlamasıyla beraber hayattan daha çok tat alacağına, kazandığı zaferlerin aile hayatını olumlu şekilde etkileyeceğine, işaret KONULARDA RÜYA TABİRLERİ ESERLERİMİZ SON EKLENENLER GÜNÜN AYETİ Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.BAKARA- 153 ÖZLÜ SÖZLER Ezeli ervahta nur-u Muhammedi ile beraber olmaya halvetilik denir. Adem "ben hata yaptım beni bağışla " dedi, İblis ise" beni sen azdırdın" dedi ya sen!... sen ne diyorsun? Edep, söz dinlemek ve gönle sahip olmaktır. Güzelliğin zekatı iffet ve edeptir. Hz. Ali Zeynel Abidin oğlu Muhammed Bakır'a "Ey oğul, fasıklarla cimrilerle yalancılarla sıla-i rahimi terk edenlerle arkadaşlık etme." diye buyurmuştur. Kemalatın bir ölçüsü de halden şikayet etmemektir. En güzel keramet gönlü masivadan arındırmaktır. Alem-i Berzah insanın kendisidir. Zahir ve batının karşılığı aşk-ı sübhandır. Mutaşabih ayetler ledünidir. Ölüm ve cehennem korkusu Hak'ka dost olmayanlar içindir. Şartlanmalardan ve önyargılardan arınmadan kimse masum olamaz. Uzlaşmak için bahane arayan düşman zıtlaşmak için bahane arayan dosttan daha iyidir. Baki hakikatler fani merkezli inşa edilemez. Her zorluğun çözümü sevgidir. Allah var gayrı yok sevgi var dert yok. Allah de ötesini bırak. Sorunları erteleyen ve örten değil çözüm üretip sorunları çözen olmalıyız. Kişinin irfanı kemalatı nispetinde şeytanı da nefsinin şiddetinde olur. Kötü huylardan kurtulmanın en keskin yolu ilahi aşka yanmaktır. Mücevherden sarraf olan anlar, başkası bilemez. Ne fark eder kör için elmas da bir, cam da bir. Eğer sana bakan kör ise sakın sen kendini cam sanma.Mevlana Kendini oldum ve doğru zannedenler kendileri gibi düşünmeyenlerden rahatsız olurlar. Eflatun'a dediler ki "Ne kadar çok çalışıyorsun". O da dedi ki "hayır ben sevdiğim işi yapıyorum" Allah kuluna sevdirdiği her işi kuluna kolaylaştırır. Kurtuluş hidayete tabi olanlar içindir. Selam olsun hidayete tabi olanlara. Tevhid-i Ef-al meratibi ihvanın kendi gerçeğine seyir haritasıdır. Kişi ilk önce kendisinin arifi olacak ki Rabbinin arifi olabilsin. İnanmak başka şey, teslim ve tabii olmak başka şeydir. Kalıcı dostluklar edinin. İhvan gibi yaşa, gerisine karışma. Mutlu insan başkalarının mutluluğu için yaşayandır. İslam dini istişare esaslıdır. Allah için affet, Allah için paylaş. İhvanlığını işine göre değil, işini ihvanlığına göre ayarlayacaksın. Kul, iradesini Allah’a teslim edendir. Hakk'ı hatırladığımız unuttuğumuzdan fazla olsun. "Olacağım" diyene engel yok, "olmayacağım" diyene bahane çok. Ben merkezli değil, biz merkezli olun. Dervişçe yaşamak, tevhitçe yaşamaktır. Yaptığınızı azimle yapın, hırs ile yapmayın. Kullukta devamlılık esastır. Önce emin insan olmalıyız. Derviş, halinden belli olmalıdır. Beşeriyet kemalâtın hammaddesidir. Mükemmeliyet istikamette daim olmaktır. İnsanın cismi arza, ruhaniyeti semaya mensuptur. Yaradılış farziyetimiz hakkı bilmektir. Hakk'ı tanımanın ön şartı Resulûllah’ı tanımaktır. İnsanın sırrında Allah’ın sonsuzluğu vardır. Kulluğa bahane yok değer üreteceksiniz. Şikayet, Mevla’ya hürmetsizliktir. Kulluk adına yapmadıklarımıza hiçbir bahane geçerli olmayacak. Bu âleme kavga için gelmedik. Telkin öncelikle bizim nefsimize olmalıdır. İnsan, Allah’ın sırrı Allah da insanın sırrıdır. Varlığımızın sebebi zuhuru, Cenab-ı Resulûllah’tır. Kullukta teslimiyet “Rağmen” olmalıdır. Kazası olmayan tek şey hayatımızdır. Sevgi dışındaki bütün hallerde zorluk vardır. Nefsinde mevsimi hazan olanın, gönül mevsimi bahar, Ahireti bayram olur. Hayat yaşamak, yaşamaksa sevmektir. En güzel keramet istikamet üzere olmaktır. Kişinin Rabbini tanıması için kendini tanıması lazım. Hakk’ı ancak Mirat-ı Muhammet’ten görebiliriz. İnsanı Hakk’ta sonsuzlaştıran ve yaşatan, sevgidir. Sevgi bütün yaratılanların varoluş mayasıdır. Sevgisiz olan her mekân ve mahâl mundardır. Sevgi Allah için yanmak ve olmaktır. Allah’ın ve Resulullah’ın sevgisi ile yanmayan gönül hamdır, ahlâttır. Hakikat ehlinin sermayesi aşk-ı sübhandır. Talepte kararlılık, kararlılıkta da sabır esastır. Sabır, sadrın genişliği kadardır. Sadır genişliği ise; kabulümüz, sevgimiz kadardır. Kamil insan demek;Bütün duygularda,düşüncede ruhta olgunlaşmış insan demektir., Dervişân, Mürşidinin eşiğinde sadık olduğu sürece, farkında olsa da olmasa da tekamül halindedir. Kim ki Allah’ı ciddiye almaz ise; Allah o kimseyi ciddiye almaz. Hakkı görmeyen gözler amadır. Gayret olmadan kişinin ulaşacağı hiçbir âliyet olamaz. Kendi gerçeğimize yol bulmak için arz üzerinde var olan bütün mevcudiyetten istifade edeceğiz. Bu fırsat âleminin bir tekrarı daha yoktur. Hiçbir oluşum kendi halinde, kendi başına müstakil değildir. İhvan isek bir iddianın sahibiyiz demektir. İhvanın kemâlâtı, olgunluğu, karşılaşmış olduğu olumsuz tecellilere verdiği tepkilerle ölçülür. Kişi muhatabı ve müdahili olmadığı hiçbir meselenin şahidi olamaz. Herkes kazanımlarını kayıplarını tespit etsin ki şuurlu bir hayat yaşayabilsin. Birebir uyarılar insanı daha çok uyandırır. Bütün canlılara dostça yakın olmalıyız. Tekâmül için her anı yeniden yaşamak , her anın yeniden talibi olmak zorundayız. Gayret etmeyen kişiden Kâmil insan olmaz. Ehl-i talip bu Kâinatın özelidir, özetidir. Kul, hizmeti kadardır. Kul, sevgisi kadardır, Kul hoş görebildiği kadardır. Kul feragat edebildiği kadardır. Kul paylaşabildiği kadardır. Ehl-i ihvan’ın sevgisi Rabbi’nin sevgisi, meşguliyeti Rabbi’nin meşguliyeti olmalıdır. Her an Rabbi ile meşgul olanın, muhatabı Rabbi olur. Güzel bakmalı, güzel konuşmalı, güzel dinlemeliyiz. Hayırları geciktirdiğimiz zaman şerre dönüşür. Şerleri geciktirdiğimiz zaman hayra dönüşür. İhvanın irşad olmasının ön şartı teslimiyattır. İlmen yâkinlik; bilmek ve kabul etmektir. İhvan telkin edileni yaşadıktan sonra Hakkel yâkina ulaşır. Kul, Rabbini ne kadar ciddiye alırsa, Rabbi’de onu o kadar ciddiye alır. Rahman’ın sevgilisi olmak gönlü cenab-ı Resulullah’a yönetmek ve tabi olmakla orantılıdır. İhvan, kendi özünde kâmil duruşa ulaşırsa, onda bir değil de nice esmanın açılımı, nice sıfatın inkişaf ve izhariyeti yaşanacaktır. Dünkü gibi konuşan, dünkü gibi anlayan, dünkü gibi yaşayanın anı ve akibeti hüsrandır. Ehli gönül olan, ,Resulullah’a ve Ehli Beyt’egönül veren Ehl-i İhvan’ın seyr-i sülüğü nefis merkezli akıl ile değil gönül merkezli akıl iledir. İhvan, hayırda ve şerde damlayı derya mesafesinde görecek kadar Rabbini önemseyen olmalıdır. Hakka vuslat, ancak aşk- sübhân ile olur. Aşığın, sevgisinin sancısıyla uykularının kaçması lazım ki, orada aşktan söz edilebilsin. Hayatla zıtlaşan değil hayatla uzlaşan olmalıyız. Eğer kişi yarışacaksa hayırda yarışsın selâmda, yarışsın, paylaşmada hoş görüde affetmede yarışsın. Kişi tercihinin neticesini yaşar. İnsan, sevebildiği kadar, değer üretebildiği kadar insandır. İhvan, arif olmalı ve gönlünü bütün olumsuzluklardan arındırmalıdır. Herkes yaptıklarının neticesini yaşayacak. Biz kulluğumuzu her gün yeniden yenilemeliyiz. Üstünlük ancak takva ile sevgi iledir. Allah hiçbir zaman abes ile iştigal etmez. Her işte bizim için hikmet ve hayır vardır. Ehl-i ihvan hiçbir zaman olumsuzluk adına hesap yapmamalıdır. Herkesin şeytanı, Cebrail’i, Mikail’i, İsrafil’i ve Azrail’i kendisiyle beraberdir. Ehl-i ihvan demek arif olan, Hakk'a eren demektir. Sevginin tezahürü ibadettir. Eğer inanıyor, iman ediyor, seviyorsanız, yap denileni yapacak ve aksatmayacaksınız. Sevenin ne gecesi ne gündüzü ne yorgunluğu ne bahanesi ne de mazereti olur. Karşılaştığımız zorlukların tamamı tekâmül için ikrarımızı ispat içindir. Bu âlem teşbih, tespit, tenzih, takdis ve şahadet âlemidir. İnsanın Hak katında kadri, kıymeti sevgisi kadardır. İnsan, yaşadığı zorluklar aşabildiği engeller kadar insandır. Hiç zorluk, acı çekmeden, uğraş ve çaba sarf etmeden kimsenin başarıya ulaştığı görülmemiştir. Hepimiz Allah’ın Resulûllah’ın ve Ehlibeyt’in aşkından muhabbetinden istifade edip Hakk’ta bakileşebilecek yetilere sahibiz. İnsan, asliyeti kendisine unutturulmuş varlıktır. Müsemmâ ehli olan için, isimler değişşe de asliyet değişmez. Hiçbir güzelliği kendimize mal etmeden, bütün güzellikleri Rabbimizden bilmeliyiz. Herkesin imtihanı iddiası kadar olur. Yani iddiası büyük olanın, imtihanı da büyük olur. Kâinat, insan için, insana hizmet için halk edilmiştir. Hayatın tamamı, kulluğun ve dostluğun talimidir. Kişi bilgisinde değil yaşantısında kâmil insan olur. Bizim yaşadıklarımız; tercihlerimizin, taleplerimizin ve dualarımızın neticesidir. Mezheplerin farklı olması, dünya iklimlerinin, ırkların ve kültürlerin farklı olmasındandır. İrfan mekteplerinin temelde aynı, detaylarda farklı farklı olması insanların, meşreplerinin farklı farklı olmasındandır. Kimi takva ile kimi zikrullah ile, kimi hizmet ile, kimi de ibadet ile Hak rızasına ulaşmak ve kâmil insan olmak arzusundadır. Din adına zıtlaşmalar, taraflaşmalar ve tefrikalar çıkarmak Rahman’ın ve Kuran’ın reddettiği duruşlardır. Elin eksiğiyle uğraşan, kendi eksiğini hiçbir zaman göremez. Biz bu âleme eksik tespit zabıtalığına gönderilmedik. Âşık; mâşûkunu hususiyetle geceleyin, en çok yalnızlık halindeyken düşünür. Geceleri ve seher vakti çok özeldir. Dostluğun ilk şartı sevmektir. Fakat çıkarsız beklentisiz sevmektir. Dost olmak, dostun her türlü yüküne katlanmaktır. Bizim için yaşamak bir gündür, o da bugündür. Kulluk adına yapmamız gereken ne varsa sabırla ve ihlâsla yapmalıyız. Hak katında gıdalanmanın birinci esası, âdab-ı Muhammediye ve hakıkati Mahmudiye ile kıyam durmaktır. Biz eyvallah tacını, sensin’ tacını başımızdan, hiçlik hırkasını da eğnimizden hiçbir zaman çıkartmayacağız. Bir damlanın hiçliğe ulaşması, onun deryaya düşmesiyle olur. Bize ulaşan her tecellinin, Mevlâ'dan olduğunun bilincinde olalım ve rıza gösterelim. Sakın tecellilerden kahreden, kederlenen olmayalım. Tecellilerden şikayetçi olmak, kulun Rabbine olan saygısızlığıdır. İhvan, hangi tecelli içinde olursa olsun, mutlaka güzel düşünmeli ve güzel değerlendirmelidir. Edep ve âdap dışında nefes almayalım. Biz, Cenâb-ı Resûlullah’ın vitrini olmalıyız. Bütün nimetler ve âliyetler, gayret ve hizmet iledir. Biz hangi hali yaşıyorsak bizim için hayırdır ve hikmetlidir. Hikmete tabi olanlar hikmet ehli olurlar. "Senin için Ya Rabbi" zevkiyle hayatı yaşayalım. Huzur, ancak tevhid ile aşk ile sevgi ile Allah’a ve Resûlun’e yönelmek iledir. Güzel ahlâk ve sevgi insanlığın omurgasıdır. Her gününü son gün, her namazını son namaz, her muhabbetini son muhabbet gibi kabul eden kişinin yaşantısı Ehl-i ihvanca olur. Büyük laf etmemeye sahibi olalım. Ehl-i Beyt olmak, hem nesebi hem de mezhebidir. Ehl-i Beyt, Kur’an’ın ete kemiğe bürünmüş halidir. Yaptığımız her şey kulluğumuzu ispat edercesine olmalıdır. Halkı memnun etmek için Hakk'ı incitmeyelim. Kemalat, hissedilen ilk nefesten son nefese kadar sadece Allah ve Resûl’u için say ve gayret etmektir. Tevhid-i Ef-al hakikatin zübdesi, tevhidin nüvesidir. Kullukta edebi olmayanın Hak’ta izzet bulması mümkün olamaz. Hikmetleri seyretmenin tek şartı, tecellilere karşı sabırlı olmaktır. Kişi yaşamış olduğu imtihanları aşabildiği kadar tekâmül etmiş olur. Aslında bize zor gelen tecelliler, bizim için ikramdır. Kulluğun esasında yap denileni yapıp sonucuna da razı olmak vardır. Bütün kâinat, kişinin kendi hakikatine misaldir. Öncelediğimiz Allah ve Resûl’u olmalı. Ertelediğimiz ise nefsimizin arzu ve istekleri olmalıdır.. Dervişi tekâmül ettirecek olan iştiyakı, kendine olan telkini, ve gayretindeki kararlılığıdır. Her günü yaşamak, her günü diğer günden farklı bir alana taşımak için biz bugünün talebesiyiz. Hatasını kabul edip hatasından dönen kul hayırlı kuldur. Hedefi olmayanın istikameti de olmaz. İhvan ne dünle ne de yarınla zaman kaybedecek sadece anını ve gününü değerlendirecek. İhvanlık, halde örnek olmaktır. Aile yaşantımızla, tecellilere olan tepkilerimizle, kişilerle olan ünsiyetimizle, her halimizle hele hele de ibadete olan düşkünlüğümüzle fark edilmeliyiz. Cenab-ı Resûlullah’ın tezahür etmediği hiçbir mekân, Hak katında şerefli olamaz. İbadet etmenin hoşnutluğunu yaşarken bu hoşnutluğu, ibadet etmeyenlere karşı bir üstünlük saymadan fail Allah'tır zevkiyle yaşamalıyız. Kıyas, şeytani sıfatlardandır. Karşımızda gördüğümüz eksikliği önce kendimizde tetkik etmeliyiz. Hiç kimse kendi gerçeğine olan seyrine mürşitsiz yol bulamaz. Baki olabilmenin, sonsuzluğa ulaşabilmenin tek şartı; Hak ile Hak olmak Hak’ta ölüp Hak’ta dirilmektir. Hayata ders veren değil de hayattan ders alan talip olmalıyız. Anlayan ve öğrenen olmalıyız. Anladığını genişleten, hayatına uyarlayan olmalıyız. Tasavvuf önce şeriat-ı Muhammediye ile hakikat-ı Mahmûdiye ile hikmetler talim edilir. Bir meselenin görevlisi olmak ayrı şeydir, gönüllüsü olmak ayrı şeydir. Ehl-i ihvanla konuşularak halledilmeyecek hiçbir mesele olmamalıdır. Hak dostları bir araya geldikleri zaman bakışmaları bile muhabbettir. İhvanlığın dört ana esası vardır; ihlas, şecaat, cesaret ve cömertliktir. Hayatın tamamında, her adımda, her bir nefeste; bir tuzak, bir imtihan vardır. Gönül, Rahman ile coşarsa; kişi karşılaştığı her türlü tecelliye sabır ve tefekkür ile mukavemet gösterir. İhvan, ne Dünya ne de ahiret beklentisi olmaksızın kulluğunu fi-sebilillah yaşamalıdır. Kur’ân'ı öğrenmeye, okumaya, okutmaya, anlamaya ve yaşamaya çalışalım. İslam, yap denileni yapmak; yapma denilenden uzak durmaktır. Kulluğunu yarına erteleyenin Allah sevgisi yeterli değildir. Tekâmül etmek için sürekli gayret halinde olmalıyız. İnsana olan sevgisizlik Allah’a olan sevgisizliktir. Allah’a vuslat ancak Aşk-ı sübhan ile olur. Hak’ta bâki olabilmek için kayıtsız şartsız teslim olmalıyız. Dilimizde zikrullah ile gönlümüzde her daim muhabbetullah ile inşa olmaya çalışmalıyız. Şeriatın ihlâl olduğu yerde hakikat olmaz. Her türlü tecelliden istifade edecek kadar arif,hiçbir zorluktan yılmayacak kadar da dirayetli olalım. Arif olan baktığı her zerreden, karşılaştığı her tecelliden kendisine istikamet arar. Ehl-i ihvan hatasında ve günahında ısrar etmeyen ve tövbesinde aceleci davranandır. Âşık maşukundan gelen cefalardan haz duymazsa gerçek aşık olamaz. Kendisindeki gayrilikten arınan insan için dışarıda ve içeride gayri olan hiçbir şey kalmaz. Kişinin samimiyeti, sadakati ve sevgisi ona istikamet verir. Bizden istenilen öncelikle safiyet, samimiyet ve sadakattir. Ehl-i ihvan öyle bir kristalize olacak, safiyet kazanacak, kendi benliğinden öyle bir sıyrılıp latifleşecek, şeffaflaşacak, kendine ait bir renk zan düşünce ve duygu kalmayacak ki Allah’ın boyasıyla boyansın yani Resûlullah’ın haliyle hallenmiş olsun. Gayret, kulluğun esasıdır. Biz bildiklerimizle amel edelim. Bilmediklerimiz, bize bildirilecektir. Her Ehl-i ihvan bulunduğu cemiyette fark edilmelidir. Bizim sabrımıza, bize kötülük yapanların şahitlik etmesi lazım. Asli maksadımız, nefsimizi ve Rabbimizi tanımaktır. Gayret etmeyen kişiden kâmil insan olmaz. İhvan, kendi hakikatine seyri sülük ederken hem dünyasını hem de ukbâsını saadete erdirmiş olur. Muhabbetimiz Resûlullah’ın ve Ehl-i Beyt’in muhabbeti, davamız Hak davası olsun. Eğer insan Rahman’ın aynası olacaksa yansıtıcılığının çok net,arı ve duru olması lazımdır. Eğer bir olumsuzlukla, zorlukla karşılaşıyorsak, bu bizim olumsuzluluğumuzdandır. Arz ve semada her ne olursa insan ile ilişkilidir. Sözümüzün ilk müşterisi kendi kulağımız olmalıdır. İslâm şahitlik ile başlar, şuhut ile yaşanır. Ve yine şahitlik ile kemal bulur. Hangi başarı vardır ki uğraşsız gayretsiz ve gönülsüz zuhura gelsin. Aşığın ölümü Hakk’ta vuslat, sonsuzluğa uyanmak ve sonsuzluğu yaşamak olur. Artık etrafımızla ve kendimizle olan kavgamızı bitirip, sevgiyle nefes almanın gayretinde olmalıyız. Kişinin kararlılığı tecellilere gösterdiği mukavemeti kadardır. Aşık hep maşukundan söz etsinler, hep ondan konuşsunlar ister; zaten gayrı şeyler aşığı rahatsız eder. Kişi mutmain olmadıkça kulluğunda, dostluğunda hep hüsrandadır. Cemal aşıkları için gayri olan her şey haramdır. Zikrin esası namazdır, muhabbetullahdır. İhvan, hayatın tamamında Rahman’ın iradesi altında yaşamaya dikkat ve özen göstermelidir. Her şeye rağmen seveceğiz Her şeye rağmen hizmette gayretli olacağız Kulluk, içinde Rabbi'nden başkasını bulundurmayan, gayrilerden boşalmış hiçlik makamıdır. Hayatın ve kulluğun emanetçisi olduğumuzu, bu emaneti taşımamız ve ehline teslim etmemiz gerektiğini hatırdan çıkartmamalıyız. Hayatı hep Hakkça yaşamanın gayretinde olmalıyız. Hayat, bizi kullukta belirli bir kıvama taşımak içindir. Kendine gafil olan, Allah’a arif olamaz. Her varlık Hakk'tandır ve Hak ile kaimdir. Bütün masivalardan arınmak, “ölmezden önce ölmek” Hak’ta ebed olmak; olağanüstü bir azim ve gayret ister. Kişinin kararlılığı, cesareti, azmi ve sevgisi bir arada tekmil olursa; kişinin önünde aşamayacağı engel ve mâni olmaz. Talibin âli ve en yüce değerlere ulaşabilmesi, Allah ve Resûlu’ne olan muhabbeti, sevgisi ile orantılıdır. Hedefimiz ve gayemiz, bugün tevhid noktasında Allah’ı Resulullah’ı ve Ehl-i Beyt’i dünden daha farklı idrak etmek ve yaşamaktır. Tevhid adına bize yapılan teklifatın tamamını yaşamak, bizi kendimize döndürmek ve kendi hakikatimizle tanıştırmak içindir. Tevhid meratiplerindeki yaşam talimlerinin tamamı, bizi kendi ruh derinliğimizdeki iç potansiyelimizden istifade ettirmek adınadır. İhvanın bilip, yapmak isteyip de yapamamasının sebebi kendisinde yetersiz olan kararlılığı, gayreti ve talebidir. Cenab-ı Resûlullah’ın tezahür etmediği hiçbir mekân, mükerrem ve münevver olamaz. Hiç kimse kendi gerçeğine olan seyrinde mürşitsiz yol kat edemez. Kulluk adına yaşanılacak ne kadar âli değerler varsa, bunların tamamı ancak mürşid-i kâmilin nezaretinde ve refakatinde yaşanılabilir. Bâki olabilmenin, sonsuzluğa ulaşabilmenin tek şartı; Hak ile Hak olmak, Hakk’ta ölüp Hakk’ta dirilmektir. Yaşadığımız ne tür olumsuzluk olursa olsun, bizim hedefimize olan iştiyâkımızı arttırmalıdır. Her türlü olumluluk ve olumsuzluktan istifade eden olalım. Ehl-i ihvan hiçbir zaman olumsuzluk adına hesap yapmamalıdır. İhvan, kendisini yargılayan, kendisini öz eleştiriye açık tutan ve kendini kemâle taşıyan olmalıdır. İhvan, ancak telkin edilen hikmetli sözleri, hadisleri ve ayetleri yaşantısına uyarlayarak gayretinde istikamet bulabilir. Kim hidayeti dilerse hidayete ulaşacak; kim hidayete ulaşmak istemezse Rahmân da ona hidayet etmeyecek. İnancı olmayanın istikameti olmaz. İnsan-ı asli Allah’ın aynasıdır. Nurun olduğu yerde zulüm, dinin olduğu yerde kin, sevginin olduğu yerde nefret olmaz. Ehl-i ihvan demek arif olan gerçeklere eren demektir. Herkes tercihinden yönelişinden meyil ve rızasından sorumludur. Nimete ulaşmak için mutlaka hizmete talip olmalıyız. İhvan düşünmekle, keşfetmekle ve gayret ile kemâlat bulur. “Rabbim” diyen için zaten zorluk yoktur. Hedefi olmayanın istikameti de olmaz. İslam, aslen teslim olmak ve selamet bulmaktır. NAMAZ VAKİTLERİ
İhya Dağ görmek yöneticilik, mülk ve önder, zafer bulma ve rahata erme ile tabir edilir Dağın üzerinde bulunmak kadri yüce birine yakın olmaya, Dağı çıkarak tepesine ulaşmak yüksek bir idarecinin himayesine yahut büyük bir memuriyete, Dağdan inmek makam ve rüütbe kaybetmeye, Dağdan düşmek halk içinde değer yitirmeye ve dince eksikliğe, düşerek bir yerini incitmek yahut kırmak meydana gelecek zarara, Dağın yerinden kopması bir devletin yahut zihniyetin çökmesine ve halkının dağılmasına, Dağın titremesi milletin uyanmasına, titremeyle birlikte çatlaklar oluşması yönetim zaafiyetine, Dağın yanması devlet başkanını vefatına, Dağda görülen yeşil ağaçlar ve her türlü güzellik yönetimdekilerin iyi niyetli gayretlerine yahut kişiye devletten ulaşacak ihsan ve ilgiye, Dağı çıplak ve sadece toprak olarak görmek yöneticilerin topluma faydası olmadığına, Dağın diken ve çalılarla kaplı olduğunu görmek ısırıcı ve kopluma ancak zararı dokunan yönetime, Dağda vahşi hayvanları görmek, devlet kademesinde zararlı iş gören yahut kamu malına zarar veren yöneticilere, Dağda gezinmek, bulunduğu ülkenin güzellik ve nimetlerinden istifade etmeye yahut yönetim ve devlet hakkında bilgi sahibi olmaya, Dağın fare vs. doğurması umulan şeylerin boşü çokmüsonü, Dağın oğlan doğurması o ülke için hayırlı ve dirayetli bir yöneticinin geleceğine, Kız doğurması, ülkenin bolluk ve bereket görmesine, Dağa kar yahut yağmur yağması devlet ve millet için hayra; taş, çamur vs. yağması devlet ve milletin karşı karşıya kalacağı musibetlere, Dağda bDiyanet Rüyada dağ görülmesi; güçlük ve zorlukla tabir edilir. Bir kişinin rüyasında büyük bir dağa tırmanarak zirveye ulaştığını görmesi, o kimsenin hayatında bütün zorlukları yeneceğine, bir kimsenin dağa tırmanırken birçok zorluklarla karşı karşıya kaldığını ve bazen de ayağı kayarak bir iki metre geriye doğru düştüğünü veya tamamen dağdan aşağıya yuvarlanmak tehlikesinde kaldığını görmesi; o kimsenin hayatı süresince birçok zorluklara maruz kalacağına, dolayısıyla geçimini güçlükle temin edeceğine yorumlanır. Bir kimsenin rüyasında dağa tırmandığını, dağın orta yerine geldiğinde daha tırmanmaya aklının kesmemesi üzerine geri dönmek istediğini görmesi; o kimsenin memur olsun tüccar olsun işinde başarı sağlayamadığı için sık sık meslek değiştireceğine işaret şeklinde tabir olunur. Rüyanızda bir dağdan aşağıya yuvarlandığınızı görmeniz; beklemediğiniz ve hayal etmediğiniz bir sürprizle karşılaşıp kötü bir durum kalacağınıza delalet eder. Bu genel tabirlerden sonra şimdi de ünlü rüya tabircilerinin rüya da dağ görülmesi ile ilgili yaptıkları yorumları sunmaya çalışalım. Danyâl yorumuna göre Bir kimsenin bir dağın üzerin olduğunu ve bu dağı da kendi malı zannettiğini gören kimsenin bu rüyası; o kimsenin büyük bir kimseye sığınacağına, bir başka yoruma göre de; O kimsenin adaletli bir başkanın emrine gireceğine işaretle yorumlanır. Bir kimsenin rüyasında bir dağa çıkarak tepesine ulaştığını görmesi o kimsenin bir devlet büyüğünden istifade edeceğine, kişinin rüyasında bir dağın yerinden koptuğunu veya dağın parça parça olduğunu görmesi; büyük bir devletin yıkılacağına ve halkının da dağılacağına işaret eder. Rüyanızda bir dağda kendiniz için yatacak yer hazırladığınızı görmeniz; sizin bir devlet dairesinde iş bulacağınıza, rüyanızda bir dağdan indiğinizi görmeniz; işinizi kaybedeceğinize ve itibarınızın sarsılacağına, bir başka yoruma göre ise; rüyanızda yüksek dağlardan indiğinizi görmeniz; yapmayı tasarladığınız bir işten vazgeçeceğinize yorumlanır. Câbiru'l-Mağribî'nin yorumuna göre Kişinin rüyasında bir dağa veya yüksek bir yere çıktığını görmesi; o kimsenin istek ve arzularının gerçekleşeceğine, kişinin rüyasında bir dağdan düştüğünü görmesi; o kişinin din ve dünya işlerinin noksan olduğuna işaret şeklinde tabir edilir. Bir kimsenin rüyasında bir dağın yeşillenerek güzelleştiğini görmesi; o beldenin idarecilerinin iyi bir yönetim ile halkı idare ettiklerine, bir kimsenin rüyasında dağda bir yırtıcı hayvan görmesi; o ülkenin başında dinsiz ve vicdansız bir devlet başkanının bulunduğuna delalet eder. Kişinin rüyasında bir dağın topraktan ibaret olduğunu görmesi; faydasız, cimri bir devlet başkanının o beldenin başında bulunduğuna, kişinin rüyasında bir dağın diken ve çalılarla kaplı olduğunu görmesi; toplumu yaptıkları ile rahatsız eden bir devlet başkanının o beldenin başında bulunduğuna yorumlanır. Rüyanızda Cûdî dağına çıktığınızı görmeniz; hayra ve menfaate kavuşacağınıza, rüyanızda Arafat dağında bulunduğunuzu görmeniz; günahlarınızdan tövbe edeceğinize ve tövbenizin de kabul olacağına, rüyanızda Cebel-i Lübnan'a çıktığınızı görmeniz; sizin ilim erbabı ile bucağınıza ve onlardan istifade edeceğinize işaretle tabir olunur. Rüyanızda karanlık ve korkunç bir dağda bulunduğunuzu görmeniz; ömrünüzün bittiğine veya bir musibete maruz kalacağınıza, rüyanızda bir dağda güzel bir manzara görmeniz büyük bir şahıstan bir hayır göreceğinize delalet eder. Bir kimsenin rüyasında yolu yokuş bir dağdan indiğini görmesi; o kimsenin Allah'ın azabından kurtulacağına, kişinin rüyasında bir dağın etrafında taşlar görmesi; o kimsenin bir kuruma başkan olacağına, rüyasında bir dağdan düştüğünü gören kimsenin; işlediği bir günahtan veya yaptığı bir hatadan dolayı kendisine zarar geleceğine işaret eder. Rüyada bir dağa çıkıldığının görülmesi; yükselmeye, aşağıya inildiğinin görülmesi; zillete delalet eder. Kişinin rüyasında bir dağın gölgesinde oturduğunu görmesi; bir devlet başkanının himayesine girerek rahat bir hayat yaşayacağına yorumlanır. Bir kimsenin rüyasında uzaktan bir dağ görmesi; o kimsenin bir yolculuk yapacağına veya keder ve üzüntüye maruz kalacağına işaretle tabir edilir. Bir kimsenin rüyasında bir dağın yere battığını görmesi; o beldenin devlet başkanı veya devlet büyüklerinden bir kimsenin öleceğine Rüyada dağ görmek, şanı yüce, dehşetli ve şöhretli, emrini yerine getiren iktidarlı ve sebatlı bir melike, yahut siyaset sahibi bir kimseye veya bir çocuğa ve tüccara delalet eder. Dağ yayılıp açıldığı değirmileştiği zaman, çetin ve kalbi kati bir kadındır. Veya gam ve keder ya da insanın himmetinin son derecesi, yolculuğu veya yeminidir. Eğer dağ melikle tabir edilirse, dağdan da ayrı olarak durursa o melik şiddetli bir kimsedir. Dağda nebatat biter ve su da oluyorsa o melik dindar bir nebatat ve su olmayan bir dağ kafir ve azgın bir meliktir. Çünkü o dağ Allah'ı teşbih etmeyen ve insanların faydalanmadığı ölü gibidir. Bulunduğu hal üzere olup üzerinden bir şey düşmeyen dağ diridir. Bu dağ, düşüp kaya parçası gibi olmuş dağdan hayırlıdır. Dağın üzerine çıkıp ondan su içtiğini gören kimse, velayete ehilse heybetli ve kalbi katı ve menfaatli bir melik tarafından bir vilayete vali tayin edilir ve içtiği su ve gördüğü nebatat miktarınca mala malik ve isteğine nail, işi yüksek vali olur ve orada bulunan zalim kimseler onun emrine itaat ve inkiyad ederler. Eğer o kimse tüccar ise işleri iyi olur. Dağa kolaylıkla çıkması, valiliğinde işlerini kolaylıkla yapıp faideli olacağına, güçlükle çıkması ise, vazifesinde güçlük ve meşakkat çekmesine delalet üzerinde Elhamdülillah» diyerek Allah'a hamd ettiğini gören kimse adil bir sultan üzerinde azgınlık, isyan ve haddi tecavüz ettiğini gören zalim olur. Dağın üzerinde secde ettiğini veya ezan okuduğunu görse, bir vilayete vali olur ve düşmanlarına galip gelir. Dağdan indiğini gören kimsenin mülkü elinden gider. Vali ise işinden alınır. Tüccarsa zarar eder. Kendisiyle beraber, sultanın yakın ve arkadaşlarım ve askerini görse; sultan, Allah Teala Hazretleriyle tabir edilir. Onun askerleri melekleridir. Onlar ise galiptirler. Bu halde rüya sahibi o sanatta muvaffak olur, kuvvet, zafer ve ibadete olmayan bir dağa çıktığını gören, kafir melikin hizmetine girerek iş görür, bunda da kendisine kaygı ve endişe gelir. Dağ içinde olan yol ve yokuş ukubet ve azaptır. Bundan dolayı yokuş bir yoldan indiğini gören kimse azabından kurtulur. Yokuşu çıktığını görse, zahmet ve meşakkatla beraber, kadri ve saltanatı yüksek etrafında olan büyük taşlarla ağaçlar melikin kumandanı, yaveri ve müsteşarıdırlar. Bundan dolayı bir kimse dağın etrafında taşlar görse reisliğe nail olur. Dağdan düştüğünü görenin hata ve günahı meydana gelerek kendisine zarar verir. Yahut mertebesinden düşüp bulunduğu hali değişir. Dağdan düşerek ayağının kırıldığını gören kimse melikin nazarında düşer ve malına zarar olduğu dağın yarışma geldiğinde yukarı çıkmak veya aşağı inmesi mümkün olmayan kimse, ömrünün yarısında vefat ise kırk senedir. Dağa çıkıp üzerinde oturan kimsenin çirkin ve iri vücutlu bir çocuğu olur. Dağa çıkmak yükseklik, aşağı inmek zillettir. Yukarı çıkmak, üzüntü ve kedere delalet ettiğinde, aşağı inmek dahi bu hallerden kurtulmaktır. Yukarı çıkmak valiliğe delalet ettiğinde, aşağı inmek de görevden alınmaya delalet yandığını veya düştüğünü görmek, şanlı, yüksek ve makam sahibi birisinin vefatına veya sultanın o kimseye galip gelip kahretmesine delalet eder. Çünkü ateş, sultandır. Bir dağın sallandığını, fakat yine durduğunu görmek, o yerin melikine bir musibet ve şiddet isabet edeceğine işarettir. Sonra melik ve memleket halkının halleri düzelir ve hoş olur. Dağa kahredip galip geldiğini gören kimse, kudretli ve makam sahibi birisine kahreder ve ona galip yaslandığını gören, kuvvetli bir melike yaslamr. Dağın gölgesinde oturduğunu gören, bir melikin himayesüıe sığınarak rahatça yaşar. Dağı yüklenip ondan ağırlık ve güçlük hissettiğini gören kimse, büyük bir adamın veya tüccarın işlerini üzerine alır, fakat bundan zahmet çeker, dağ kendisine hafif gelirse o işleri de güçlük çekmeden idare şehir üzerine bir dağın indiğini görmek, o şehire bir valinin geleceğine delalet eder. Bir şehirden bir dağı göğe doğru çıktığını görmek, o şehrin valisinin alınmasına delalet dağın mağarasına ve sığınacak bir yerine girdiğini gören kimse, işlerinde olgunluğa ve sevaba nail olur ve sultanın hizmetinde bulunup onda kudrete malik olur. Bir mağaraya girdiğini gören kimse, melike, yahut kudret sahibi bir kimse hakkında hile dağın kendisine yöneldiğini gören kimseye gam ve keder, yahut yolculuk veya kalbi katı ve kuvvetli bir kimse veya güç bir şey, ya da kalbi katı bir kadın yönelir ve onu kederlendirir. Dağın tepesinden bir şey ittiğini gören kimse, birisinin hakkında bir söz söyler. Eğer dağın tepesinde iken üzerinde bir elbise olduğunu veya güzel bir halde bulunduğunu görse, onun saltanat ve devleti, dağın tepesinden attığı şeyin kıymeti miktarınca kuvvetli arzu ettiği bir dağın tepesine çıktığını gören kimse, dağın üzerine çıkıp orada oturuncaya değin gördüğü şeylerin kolaylık ve zorluğu nisbetinde arzu ve isteklerine kavuşur. Bir tepeden yahut bir köşkten ya da bir dağdan indirildiğini gören kimsenin arzu ettiği şeyi meydana gelmez. Dağı uzak bir yerden gören yolculuk yapar yahut ona üzüntü ve keder gelir. Bazıları da, dağ, söz vermekle tabir edilir, Şirin bir kimse kendisini bir dağ üzerinde görse, ana babasına asi olur ve eceli yaklaşmıştır. Dağ üzerinde oturması onun ölümüdür. Dağ eteğinde olması hayat ve yaşayışının hareket edip canlanması o yerin melikinin sefer ve seyahatidir, demiştir. Bir kimse dağa çıktığım görse devlet ve yüksekliğe nail olur dediler. Dağların canlandığını sonradan eski hallerine döndüklerini görmek, o şehir halkına gelecek şiddetli bir korkudur. Ancak Cenab-ı Hak o korkuyu sonradan onlardan üzerinde ağaç gören kimse makama, yüksekliğe, halk arasında güzel isimle anılmaya ve şöhrete nail olur. Bir kimse birtakım reislerin bir dağın kule veya tepesinde toplandıklarını görse, o şehir halkının veya bir mahallenin reisinin ölmesine delalet eder, yahut Allah'tan istenmeyen bir şeyi talep ettiklerinden dolayı mezkûr reisler gam ve kedere görülen dağlar ve yüksek tepeler, şiddetli üzüntüye, bağırıp leryad etmeye, ıstırap ve işsizliğe delalet eder. Bu rüya, köle ve kötü iş işleyenler hakkında azap ve zarara, zengin hakkında da yine zarara delalet eder. Rüyada yüksekliği beşyüz fersahtan fazla olan bir dağı yuttuğunu görse, yakında o kimsenin idaresi altında kuvvet ve güçlü birtakım insanlar bulunur, hüküm ve emrine ve bütün buyruklarına itaat ve inkiyad bir yokuştan düzlük bir yere çıktığını gören kimse bir takım köleler azad eder, yahut yetim ve hastalara yakın olarak onlara iyilik ve ihsanda bulunur. Bir mağaraya girdiğini gören, yalanda, emniyet, istikrar ve vakara erişir ve ancak Allah'a tevekkül dağ, gemilerin demirleyip bekledikleri limana, bazan da, efendi ve ana gibi, insamn kendisine sığınıp himayesine girdiği kimseye delalet eder. Dağda bulunan su, ağaç ve meyve ile dağm yüksekliği ve faydasızlığı insanın hayır ve şerrine delalet eder. Dağ vaad'e delalet dağ ve dağın yürümesi şiddet ve korkuya bazan da yolcu için denizde boğulmaya delalet eder. Dağm yükselip gökte bir bulut gibi olduğunu görmek, azabı mucip olan bir şeyin meydana çıkmasına delalet eder. Bir dağa gelip orada tatlı su, meyve veya insanların yiyeceklerinden bir şeyler bulduğunu gören hayırlı bir hanıma sığınır, yahut kendisini cehaletten kurtaracak bir ilim öğrenir. Ya da geçimini temin edebileceği bir sanatı öğrenir veya bir rütbeye nail olur. Yahut faydalı bir yolculuk yapar, yahut sultanın hizmetçisi olur, veya neticesi hayır olan bir şeyle vaad düzgün bir yoldan geldiğini gören, maksad ve arzusunameşru yoldan vasıl olur. Tabiide, kendisine gelinen dağı da muteber tutmak lazımdır. Şöyle ki Kendisine gelinen dağ, Arafat, Kaf, Cudi, Lübnan, Unut, Kasyan, Tur, Mukattem gibi şerefli dağlar olursa, o kimse ulema ve sulahadan bulunan kimselerin hizmetinde bulunur. Bazan da o kimse bu dağların bulundukları yerlere yolculuk yapar ve maksadına yerle bir olduğunu gören kimse ölür. Bazan da rüyayı gören ibadet ve taata nail melikler, amirlerde, salihlere ve alimlere delalet eder. Bazan da dağ, din ve dünya sahibine delalet eder. Bir dağda kuyu kazdığını yahut taşları bir dağdan diğer bir dağa naklettiğini gören kimse, kalbi katı birisiyle münazara eder ve bunda güçlük kendisiyle beraber yürüdüğünü görmek, bir harbin çıkma-siyle bir melikin diğer melik üzerine yürümesi yahut umum insanların helakine sebep olacak bir fitne ve şiddetin çıkmasiyle alimler arasında ihtilaf ve ıstırabın çıkmasına delalet eder. Bazan da o yerde adalet kimse gemiden dağa indiğini görse, Nuh Aleyhisselamın oğlunun hikayesine binaen o kimsenin helak olmasına yahut bütün insanlara muhalif hareket etmesine, nefsinin isteklerini yerine getirmede yalnız kalmasına delalet eder. Bazan dağdan vahşi hayvanlar, fareler ve pisliklerin yanına düştüğünü gören, isyana, fıska, fitne ve yaramazlığa gider. Bazan da bu rüya, günahları terk etmeye ve bidat-lardan temizlenmeye delalet eder. Şayet bir mescide yahut çimenlik bir yere yahut Kur'an-ı Kerim alınacağı ya da cemaatla namaz kılınacak bir yere düşmüşse.Dağın göğe yükselerek insanların başları üzerinde olduğunu görmek, insanları kaplayacak bir korku ve şiddete delalet eder. Çünkü, Allah tarafından korkutmak ve günahkarları tehdit için Tur dağı Beni İsrail'in başına gölge gibi yürümesi, bazı kere de taun hastalığına delalet dağın, köpük, kül ve toprak olması, dağın delalet ettiği kimse hakkında, gerek hayatı gerekse dininde hayır yoktur. Dağ üzerinde durduğunu gören kimse, büyük bir adama itimat eder ve onun, vasıtasiyle hayra, şerefe ve makama nail olur. Bir dağa mensup olduğunu gören de yine bir adama mensup olur. Dağı devirdiğini gören dağın büyüklüğü nisbetinde bir adamı helak eder. Bazıları da, ömrü biter dağdan attığını gören kimseye gelecek devlet ve saltanatında emri geçerli olur. Bir kimse dağda olduğunu veya elinde kılıç, üzerinde zırh olduğu halde dağa çıktığını veya orada bir elbise giyinmiş olduğunu ya da kendisiyle beraber sultanın arkadaşının olduğunu görse, devlet ve nimete yahut hayır ve yüksekliğe nail olur. Dağa çıkmayı murad ettiğini gören kimse, kalbi katı ve himmetsiz birisine yaltaklık etmeyi arzu veya büyük bir işi murad yere battığını görmek, o yerin sultanı veya büyüklerinden birinin ölmesine delalet kimsenin rüyada alnında veya yanında dağ görmesi zekat vermemeye delalet eder. Bazan dağ, rüya sahibinin sultan tarafından düşeceği sıkıntı ve zahmete veya kendisinin pek çok sevdiği kimsesinden ayrılmasına delalet rüyada kendisine altın veya gümüş ile dağ vurulduğunu görse, o kimsenin cimriliğine veya altın ve gümüşten Allanın hakkını vermemeğe delalet eder. Kendisinin demirle dağlandığını görmesi, onun günah işlemesine delalet eder. Rüyada kendisinde eski veya yeni bir dağ nisam olduğunu gören kimse, saklanmış bir maldan dünyalığa erişir. Bir kimse rüyada ıstırap ve acı veren dağla bir insanı dağladığını görse, o insan o kimsenin kötü bir sözünden dolayı huzursuz olur. Veya o kimse, sultandan emin olur. Eğerjdağ daire şeklinde ise, sultanın işlerinde sebat göstermesine delalet damarlarından birisini veya dizini dağladığını gören kimsenin, kız çocuğu doğar. Veya bir kadınla evlenir. Ya da yabancı birisinden dolayı hanımına iftira eder. Bir kimse rüyada göğsünde iki dağ bulunduğunu görse halka iki sene valilik yapar. Dağ çocuk doğurmağa ve kişiye üzüntü ve acı verecek söze de delalet Süleyman Bkz. Dağlar.
Rüyada dağ taş görmek kazanılan başarılar sayesinde yüklü miktarda para kazanılacağına, stres ve sıkıntı yaratan durumların yakın zaman içinde uzaklaştırılacağına, efendi ve güleryüzlü oluşu sayesinde de çevresindeki herkes tarafından çok sevileceğine, hayatı boyunca atlatamayacağı kadar büyük ve ciddi sorunlar yaşamayacağına, kaybettiği maddi kayıpların eksiksiz şekilde karşılanacağına ve refah düzeyinin eskisinden de iyi hale geleceğine, hayırlı bir kısmet ile mutlu bir evlilik yapacağına inanılmaktadır. Rüyada dağ taş gördüyseniz Kapalı kapılar ardında sizi destekleyen kişiler var. Sizin için belirsizlik içeren bir yöne yöneltilmeye çalışılabilirsiniz. Rüyada dağdan taş düşmesi kendisine karşı kötü sözler sarfedileceğine, işinde uzmanlaşmak ve makam sahibi olmak için atılımlara geçeceğine, yaşamının kolaylıklar içinde geçeceğine, Allah’ın kendisine her neyi hayal ederse onu yaşamayı nasip edeceğine, evinde kaynayan tenceresinin boş kalacağına rivayet etmektedir. Rüyada dağdan taş yuvarlamak yetkili bir göreve atanacağına, kendi zevkine uygun bir ev döşeyip işlerini bu mekânda ortaya konacağına, yarınlarının dünlerini aratmayacağına, sorunlarının yakın bir kişiden alacağı destek sayesinde biteceğine, kişinin bundan zarar göreceğine işaret ettiğine inanılır. Rüya yorumcularına göre rüyada dağa taşa tırmanmak verilen emekler sayesinde büyük kazançlar elde edileceğine, üzüntülerinden ve dertlerinden ötürü hasta olacağına, yeni kararlar alınacağına, musibetlerin ve zararların gitgide artacağına, yaşadığı sorunlardan ve sıkıntılardan kurtulacağına, sorunların teker teker çözüme kavuşacağına yorulur. Rüyada dağdan taş kopması istenenden daha fazla mala sahip olunacağına, eğitim hayatına bırakılan yerden devam edileceğine, kısa sürede atılacak olan başarılı adımlar sayesinde işlerin her geçen gün daha iyi bir hal alacağına, kısa bir zaman içinde kendisini çok iyi yerlere getirecek bazı çalışmalar gerçekleştireceğine, tartışmaların kavgaya döneceğine ve bu yüzden sevdiği ve değer verdiği birisi ile çok büyük bir ayrılık yaşayarak çok büyük bir üzüntü duyacağına, geçim derdi olmadan rahatlık içinde yaşayacağına ve hayatından razı geleceğine delalet etmektedir. Rüya tabirlerine göre rüyada dağda taşta yürümek dost ve akrabaları sayesinde çıkacağına, yaşanacak hastalıklara ve diğer sorunlara birlikte göğüs gereceklerine ve aşk dolu olan kalplerinin bir ömür boyu sadece birbirleri için atacağına, ulaşamadığı hiçbir arzusu olmayacağına, maddi olarak çok rahat edilecek bir çalışma ortaya konacağına, zorlukların bir anda biteceğine, kendine olan özgüvenine kavuşacağına delalet ettiğine inanılır. Rüyada dağdan taşların yuvarlandığını görüldüğünde insanlara bol gülücük ve olumlu enerji dağıtacağına, yakın bir arkadaşın ihanetine uğranacağına, dünya nimetlerinin pahalı ve lüks olanlarına kavuşacağına, aile hayatı ile ilgili bazı musibetlerle karşılaşacağına inanılmaktadır.
Rüyada dağ taş görmek kendisini çok sıkıntılı hissettiği bir anda allah’ın izni ile karşısına çıkacak güzel bir yol ile bu durumdan kurtulacağına, yardıma muhtaç insanlara yardım edeceğine, bolluk ve berekete kavuşarak zenginleşeceğine hak yolunda da çok güzel ve iyi olan işler yapacağına, kalabalık bir eğlence mekânında keyifli ve zevkli vakit geçireceğine, üzüleceğine, umduğunu bulamayacağına, bir anda ortaya çıkan bir aksilik yüzünden büyük bir istekle peşinden koştuğu bir işin bir türlü gerçekleşmeyeceğine ve üzüntü duyacağına, elinde bulunan paranın boşa gideceğine, büyük bir sıkıntısını ve sorununu çok büyük çaba sarfederek çözüme kavuşturacağına ve çok rahat bir duruma gelmesine yardım edeceğine, başarılı olacağına ve allah’ın yardımlarına ereceğine işaret etmektedir. Rüyada dağ taş gördüyseniz Özgürlük arayışınız artıyor. Rüyada taştan dağ görmek kavgaların büyüyeceğine, hayatında olumlu değişiklikler meydana geleceğine inanılır. Rüyada dağ taş görmek kötü alışkanlıklarından arınacağına, işlerini ve yaşamını bu kararlar doğrultusunda sürdüreceğine ve sorunlarından çok yakın zaman içinde herhangi bir sıkıntı çekmeyeceğine, sıkıntı verici olayları ortadan kaldıracağına delalet etmektedir. Rüyada dağ ve taş görmek yapacağı işler karşılığında eline geçecek olan kazanç sayesinde büyük başarılar gerçekleştireceğine, kendisine sorun yaratan olayların kısa süre içinde son bulacağına, girdiği bütün işlerde zarara uğrayacağına rivayet eder. Rüyada dağdan taş düştüğünü görmek kendisine hayır getirecek kararlar alacağına, alım gücüne, ödeme kolaylığına ve iyi geçime kavuşacağına, rahat, konforlu ve de lüks bir hayatı olacağına ve kişinin hiçbir şeyin eksikliğini hissetmeyeceğine tabir olunur. Rüyada taşlı dağ görmek haneye giren küçük bir miktar para sayesinde derin bir nefes alınacağına ve devamının da geleceğine, ardından işle ilgili olarak kurulan hayallerin gerçeğe dönüştürüleceğine, yakın bir akrabanın vesile olduğu bir arkadaşlığın evlilikle sonlanacağına yorulur. Rüyada dağdan taşların yuvarlandığını görmek emeklerinin, alın terinin ve çalışmalarının boşa gitmeyeceğine, hem moral hem de çareler bulacağına rivayet etmektedir. Rüyada dağda aslan görmek başarısızlığa, karamsarlığa ve hayal kırıklığına, yakın bir zaman içinde çok başarılı işlere imza atacağına alamet etmektedir. Rüyada dağın en tepesine çıkmak hayatını sürdürmekte zorlanacağına, iş hayatında ya da aile hayatında içine düştüğü sıkıntılardan sevdiği kişilerin edeceği dualar sayesinde kurtulacağına işaret etmektedir. Hayırlı Paylaş, Hayırlı Çıksın Bu web sitesi, size en iyi deneyimi sunabilmek için çerezler kullanır. Daha fazla bilgi için Gizlilik Politikası
rüyada dağdan taş düştüğünü görmek