MkEuk. Tatyana Tolstoy'un en ünlü romanı "Kys" de, bir insanın eşit derecede dipsiz ve eşit derecede anlaşılmaz olan iki uçurumun kavşağı olduğunu bulabilir- bu dış dünya ve iç dünyadır. Tatiana Tolstoy'un biyografisi ayrı bir anlatıma layıktır. İç ve dış dünyadaki iki uçurumun kaderinde nasıl bir araya geldiğini ve iç içe geçmiş olduğunu gösterir. Tatiana Tolstaya, 3 Mayıs 1951'de Nevada'da Leningrad kentinde dünyaya geldi. Adı kendisi için konuşuyor - ünlü yazar Alexei Tolstoy'un torunu doğrudan torun olan Tolstoy klanının pek çok temsilcisinden biri. Leningrad Üniversitesi Klasik Filoloji Bölümü'nden mezun oldu. Mezuniyet yılında 1974, Tatyana Andrei Lebedev ile evlendi ve onunla birlikte Moskova'ya taşındı. Başkentte, Nauka Yayıncıları'nın Doğu Edebiyatının ana basımında bir prova okuyucusu olarak çalışıyorum. Tatiana Tolstoy'un biyografisi, edebi kökleri olan akıllı bir ailenin kızının iyi geçit yolundaydı. Belki de, başkalarının metinlerini çok yaşlı bir yaşta yönetirdi, işlerin yaratılmasına bir ivme kazandıran etkinlik için olmasa da. Seksenlerin başlarında oftalmik bir ameliyatı yeniden planlamak zorunda kaldıktan sonra bir ay boyunca gözleri önünde bir bandaj giymek zorunda kaldı . Çalıştırılmasının mümkün olmadığı, hatta sadece bir kitap okumak bile, zorla hareketsizlik yaşandığı bir zaman vardı. Sonra "Birinci Peter" ve "Hiperboloid Mühendisi Garin" yazarının torunu kendi hikayelerini ve hikayelerini anlatmaya başladı. Yazar Tatiana Tolstaya'nın ortaya çıktığı bu karanlık daldırma dönemindeydi. Bu yeni kalitede biyografisi edebi eleştiri türünde "Tutkal ve makas" başlıklı bir makalenin 1983 yılında yayınlanmasıyla başladı. Sonra 1983, ilk edebi öyküyü "Altın sundurma üzerine oturdu ..." yayınladı. O andan itibaren, Tatyana Nikitichna edebi dergilerde aktif olarak yayın yapmaya başladı. 1987'de, "Altın Gömme Oda Üzerine" adlı kısa öykülerden oluşan bir koleksiyon yayınlandı; ardından "acemi" yazar, Yazarlar Birliği'ndeki meslektaşları tarafından kabul edildi. Tatyana Tolstoy'un biyografisinin not ettiği 90'lı yıllar, İngiliz aksanıyla geçti . 1990-1999 yılları arasında Amerika'da uzun zamandır yaşadı ve burada yerel dergilerde ders verdi, ders verdi ve işbirliği yaptı. Ayrıca Tatiana, gazetecilik alanında kendini deniyor Moskova Haberleri'nde Stolitsa dergisinde yayınlanan bir sütun açıyor. Buna paralel olarak, hikayeleri yayınlanmakta, bazıları yabancı dile çevrilmektedir. 1999'da yazar vatanına geri döndü. Tatyana Tolstoy'un daha yeni biyografisi "Kys" ve "Lanet Okulu" olmak üzere iki işaret altında gelişir. 2000 yılında piyasaya çıkan "Kys" romanı hemen popüler oldu. "Triumph" ödülünü ve Moskova'daki Uluslararası Kitap Fuarı ödülünü aldı. 2002 yılında kahramanımız Conservator dergisinin yazı işleri kurulu başkanı oldu. Aynı 2002'de Tatyana Nikitichna televizyonda benzersiz bir entelektüel talk-show "Slander Okulu" ve senaryo yazarı Dunya Smirnova'yı yapmaya başlar . Şanzıman hala merkezi televizyonda ve izleyicisi ile istikrarlı bir başarıya sahip. Tatyana Tolstaya'nın en büyük oğlu Artemy Lebedev, en ünlü İnternet tasarımcısı, blog yazarı, işadamı ve mucidi olan "Sanat Lebedev Stüdyosu" başkanı da geniş kitlelere tanınmış. Seite nicht gefunden! Es tut mir leid, aber wir können die Seite nicht finden, die Sie suchen. Vielleicht wurde sie aus Aktualitätsgründen inzwischen gelöscht. Bitte versuchen Sie eine der folgenden Optionen Zur Homepage dünya edebiyatının en iyi on romanını seçmek çok zordur. birçok eleştirmenin ve okurun listesi farklıdır doğal olarak. ancak hemen şunu da belirteyim en iyi on romanı seçmek aslında dünyadaki tüm romanları okumadan karara bağlanabilecek bir şey değildir. ama tüm romanları okumanın imkansız olduğu düşünülmeli ve eleştirirken bunun göz önünde bulundurulması naçizane tavsiyemdir. ayrıca begeni meselesinin göreceliliğine de deginmeme gerek oldugunu düşünmüyorum bile.. 1- don kişot cervantesklasik bir seçimle başladım ama gerçekten de don kişot, dünyanın en iyi romanı bence de. hem karakterlerinin ölümsüzlüğü, tekniğinin mükemmelliği, döneminin edebiyatını ve durumunu hicvedişi ve hem de roman türünün yolunu açması bakımından birinciliği fazlasıyla hak anna karenina tolstoytolstoy'un bu romanı birçok eleştirmen ve yazara göre en iyi romandır. gerçekten de en iyisi olabilirdi ama don kişot olmasaydı. anna karenina da tekniğinin mükemmeliği ile dikkat çekiyor. roman türünün o döneme kadarki en iyi yapıtıydı teknik açıdan. iç monolog tekniği ilk kez bu romanda kullanılmıştı. anna karakteri ise madame bowary ile birlikte en iyi kadın karakter olarak suç ve ceza dostoyevskibilindiği gibi ortak kanı, bu romanın dünyadaki en güzel roman olduğudur. yazılmış en iyi psikolojik betimlemeler de bu romandadır. teknik açıdan kusurları olması, onu üçüncü sıraya kardeşler dostoyevskiteknik açıdan suç ve ceza'dan daha iyi olmasına rağmen, onun kadar sürükleyici değildir. bu nedenle onun gerisindedir bence. üstelik karakterleri de raskolnikov kadar başarılı da değildir. herkes raskolnikov'u bilir, ama ivan karamazof'u kaç kişi hatırlar?5-ulysses james joycedon kişot'tan sonraki en devrimci yapıttır ulsses. roman türünün gidişatını değiştirmiştir. modernizmin tam anlamıyla başlatıcısı olmuştur. sayısız farklı üslüp, teknik, biçim , tür denenmiştir romanda. ama zor okunurluğu onu sırada gerilere düşürmüştür benim yüzyıllık yalnızlık gabriel garcia marquezçağımızın ustası marquez'in bu romanı da don kişot ve ulysses gibi adeta manifesto niteliğindedir. yepyeni bir akımın yerleşmesine en büyük etkiyi yapmıştır. latin amerika edebiyatının dünyaca tanınmasını sağlamıştır. ayrıca yeni romancıların savının geçersiz olduğu ortaya konmuştur. yeni romancılara göre roman türünün sonu gelmişti. oysa marquez öyle bir roman yayınladı ki, dünya edebiyatı bir anda sarsıldı. büyülü gerçekçilik akımının en iyi zamanın izinde marcel proustproust'un bu yapıtı ulysses ile mücadele edebilecek iki yapıttan biridir modern romanda diğeri niteliksiz adam. zaman kavramını altüst eden roman, sadece edebiyatı değil, diğer sanat dallarına da bu açıdan etki adam robert musilüslubun güzelliği açısından bence hiçbir roman niteliksiz adam ile baş edemez. o kadar pürüzsüz, akıcıdır ki, okur kendini bir anda romanın içinde olaylar arasında bulur. ama konusunun karmaşıklığı okuru zorlar biraz. ayrıca yazar her ne kadar evrensel bir tema belirlemişse de sanırım bunu yeterince romana ve barış tolstoytolstoy'un bu destansı romanı, roman türünün en devasa yapıtıdır. hiçbir uzun soluklu yapıt, savaş ve barış'ın bütünlüğünü ve edebiliğini aşamaz. yaklaşık 500 karakter yer alır romanda. okur bunların çoğunu az çok gözünde canlandırabilir. tekniği sağlam olay akışı kusursuzdur. 10-madame bovary gustave flaubert flaubert'in bu basyapiti kendi donemine kadar don kisot disinda en cok sansasyon yaratan, en cok tartisilan kitabiydi. mahkemelere dahi dusmustu. ancak aklanan bu roman hic kuskusuz tum zamanlarin en iyi romanlarindan biri olarak karsilandi. romantizm akimini bitirdi, realizm akimini baslatti. Tolstoy’un Diriliş romanı vicdan azabının insan hayatı üzerindeki baskıları anlatırken, ceza hukukuna yönelik ağır eleştirilerde bulunuyor. Dünya ve Rus edebiyatının en önemli edebiyatçılarından Lev Nikolayeviç Tolstoy’un Diriliş romanı, hayatta kimsesiz kalan Katyuşa’nın hüzünlü öyküsünü ele alıyor. 1899 yılında yayınlanan roman, Tolstoy'un en çok okunan eserlerindendir. 9 Eylül 1828’de dünyaya gelen Tolstoy, varlıklı bir ailede hayatını sürdürdü. Babası konttu ve soylu bir sınıfa mensuptu. Tolstoy da babasının unvanını kullanarak kont oldu. PSİKOLOJİK SORUNLAR YAŞADI Tolstoy, küçük yaşta anne babasını kaybetti, bunun üzerine uzun bir Avrupa gezisine çıktı. Döndüğünde alt sınıflarda hayatlarını sürdüren köylülere ve yoksullara eğitim verdi. Tolstoy’un Çarlık Rusya’sına karşı da büyük bir öfkesi vardı. 13 çocuk babası Tolstoy, ünlü romanı Anna Karanina’yi yazdıktan sonra psikolojik sorunlar yaşadı, intiharın eşiğine geldi. Bu süreçte kendini tamamen dine verdi. Hatta bazı söylentilere göre İslamiyet’e karşı bir sempatisi olduğuna dair iddialar ortaya atıldı. Bir nevi Hristiyan anarşizmini savunduğu için 1901’de kilise tarafından aforoz edildi. Sık sık evden kaçan Tolstoy’un cansız bedeni Moskova’da tren garında bulunduğunda, tarihler 20 Kasım 1910’u gösteriyordu. SAVAŞ VE BARIŞ'I 7 SENEDE YAZDI 82 yaşında arkasında birbirinden değerli eserler bırakan Tolstoy, dünya edebiyatına bir armağandır. Savaş ve Barış romanını tam 7 senede tamamladı. Onun başat klasiklerinden Anna Karanina, yayınlandığında edebiyat dünyasını derinden sarsmıştı. Bunun yanında Hacı Murat, Sivastopol, Din Nedir? Kazaklar, Bilgelik Kitabı, İnsan Ne İle Yaşar, İvan İlyiç’in Ölümü ve daha birçok değerli eseri bize kazandırdı. Tolstoy çocuklara hikâye anlatırken DİRİLİŞ... Tolstoy’un önemli romanı Diriliş, hiç kuşkusuz onun en çok sevilen kitabıdır. Vicdan ve ceza hukukunun çarpıştığı romanda insanoğlunun acımasız çehresine şahit oluyoruz. Küçük yaşta anne babasız kalan Katyuşa, iki yaşlı kadının yanında hizmetçi olarak verilir. Genç ve güzel olan Katyuşa herkesin ilgisini üzerine çeker. İki yaşlı kadının yeğeni olan Dimitri Nehludov ise sık sık evi ziyarete gelir, o da erken yaşta babasını kaybetmiş ve Rus Ordusunda görevli bir subaydır. Yine böyle bir ziyarette hizmetçi kız Katyuşa’yı görür ve derin hisler beslemeye başlar kimsesiz kıza karşı. Subayın bu ilgisini karşılıksız bırakmayan Katyuşa da Dimitri Nehludov’a ilgi duyar. Nehludov, evden ayrılmadan önce birlikte olurlar ve Katyuşa bu birliktelikten hamile kalır. Bu Katyuşa için zorlu hayatın başlangıcı olur. Satranç oynayan Tolstoy KATYUŞA İÇİN ZORLU BİR HAYAT Katyuşa’nın Nehludov’la birlikte olması onun evden kovulmasına neden olur. İki yaşlı kadın Katyuşa’ya farklı gözle bakarlar ve onu artık evlerinden istemezler. Çaresiz şekilde evden ayrılan Katyuşa bir randevu evinde hayata tutunmaya çalışır. Randevu evinde çalışan Katyuşa, bir otel odasında müşterisiyle birlikte olurken adam ölür. Bunun üzerine adamın ölümünden Katyuşa’yı sorumlu tutan mahkeme, onu kürek cezasına çarptırır. KATYUŞA'NIN KADERİ... Mahkemede jüri üyesi olarak görev yapan Nehludov, Katyuşa’yı kurtarmak için büyük çaba sarf eder ama çabasında başarısız olur. Katyuşa’nın başına gelenlerden kendini sorumlu tutan Dimitri Nehludov, mahkemeye başvurarak Katyuşa’nın suçsuz olduğunu söyler. Mahkeme bunun üzerine Katyuşa’nın cezasını hafifleterek onu Sibirya’ya sürgüne gönderir. "HALK HER ŞEYE KARŞI DUYARSIZ" Tolstoy, insanların olanlara karşı duyarsızlığını şu sözlerle dile getiriyor; "Halk can çekişiyor. Alıştırmış kendini bu yaşama yadırgamıyor. Çocuklarının ölmesi, kadınların güçlerinin yetmeyeceği işleri yapmak zorunda bırakılmaları, herkesin, özellikle yaşlıların kötü beslenmeleri olağan geliyor onlara. Halk yavaş yavaş öylesine alışmış, benimsemiş ki bunu, yaşayışının korkunçluğunu göremiyor, yakınmıyor. Bu yüzden biz de bu durumun olağan olduğunu sanıyoruz." TOLSTOY’UN GÖZLEM GÜCÜ Dev yazar Tolstoy, romanında insanın acımasızlığını ve ikiyüzlülüğünü gözler önün serer. Öte yandan Rus toplumuna sert eleştirilerinde yer aldığı Diriliş, yazarın güçlü kaleminin ve düş gücünün bir parçasıdır. Toplumsal eşitsizliğe sert göndermelerde bulunan Tolstoy; aristokrat sınıfın alt tabakadaki insanlara tepeden inmeci bakış açılarını da yeriyor. Tolstoy’un çok okunan romanını herkese şiddetle tavsiye ediyorum. Ergül Tosun Kitap sayfası için iletişim

tolstoy un en iyi romanı